Nafaka Borcunun Yerine Getirilmemesi

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2007/16-36

K. 2007/38

T. 20.2.2007

• NAFAKA BORCUNUN YERİNE GETİRİLMEMESİ ( İİY'nın 344. Maddesinde Öngörülen Suçun Aylık Nafakaya Hükmedildiği Ahvalde İcra Emrinin Tebliğinden İtibaren Bir Aylık Nafaka Borcunun Tahakkuk Etmesi İle Oluşacağı )

• İCRA EMRİ TEBLİĞİ ( İİY'nın 344. Maddesinde Öngörülen Suçun Aylık Nafakaya Hükmedildiği Ahvalde İcra Emrinin Tebliğinden İtibaren Bir Aylık Nafaka Borcunun Tahakkuk Etmesi İle Oluşacağı - Nafaka Borcunun Yerine Getirilmemesi )

• TAZYİK HAPSİ ( Nafaka Borcunun Yerine Getirilmemesi - İcra Emri Borçluya Tebliğ Edilmiş Olduğundan Yapılan Şikayet Esas Alındığında Suç Tarihinin 5 Haziran 2005 Olduğu ve Bu Tarihte Yürürlükte Olan Yasal Mevzuata Göre Yaptırımın Tazyik Hapsi Olacağı )

2004/m.344,354

ÖZET : Borçlu sanık hakkında nafaka borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı ancak sanığın icra emrinin tebliğine rağmen borcunu ödemediği iddia edilerek İİY'nın 344. maddesi uyarınca cezalandırılması isteminde bulunulmuştur. İİY'nın 344. maddesinde öngörülen suçun, aylık nafakaya hükmedildiği ahvalde icra emrinin tebliğinden itibaren bir aylık nafaka borcunun tahakkuk etmesi ile oluşacağının kabulü gerekmektedir. Somut olayda, örnek 53 nolu icra emri borçluya 04.05.2005 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, 23.08.2005 tarihinde yapılan şikayet esas alındığında suç tarihinin 5 Haziran 2005 olduğu ve bu tarihte yürürlükte olan yasal mevzuata göre yaptırımın tazyik hapsi olacağı netlik kazanmaktadır.

DAVA : Nafakaya ilişkin kararın gereğini yerine getirmeyen borçlunun İİY'nın 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar hapsen tazyikine, hapsin tatbikine başlandıktan sonra nafakaya ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi halinde tahliye edileceğinin ihtarına, şikayetçinin feragati veya borcun ödendiğinin sabit olması halinde aynı Yasanın 354. maddesi uyarınca dava ve cezanın bütün neticeleri birlikte düşeceğinin ihtarına ilişkin Nevşehir İcra Ceza Mahkemesince verilen ve temyiz denetiminden geçmeksizin kesinleşen 14.12.2005 gün ve 225-677 sayılı karara karşı, Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunması üzerine,

Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 09.11.2006 gün ve 3515-7165 sayı ile;

"... Dosya kapsamına göre, nafaka borcunu ödememek suçu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesinde on günden üç aya kadar hafif hapis cezası ile müeyyide altına alınmış iken, 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik yapılmasına dair 5358 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile İİK.nun 344. maddesindeki eylemin yaptırımı üç aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Öte yandan, suç tarihinden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile "Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür...", diğer taraftan yine aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 2/1-L maddesinde disiplin hapsi; "kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapis" olarak tarif edilmiştir. Bu çerçevede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. maddesine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir.

Öte yandan Ceza Genel Kurulu'nun 25.04.2006 gün ve 2006/123-127 sayılı kararında da açıklandığı gibi, tazyik ve disiplin hapsi kararları 5271 sayılı CMK.nun 223. maddesi anlamında bir ( mahkumiyet ) hükmü niteliği taşımamaktadır. Tazyik hapsi 5271 sayılı CMK.nun 2. maddesinde tanımlanan "disiplin hapsi" kavramı içinde kaldığı ve kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verildiğinin belirtildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağı düzenlendiğine göre, belirli bir süreye kadar tazyik hapsine karar verilmesi 5271 sayılı CMK.nun 232/6. maddesine aykırılık teşkil etmeyecektir.

Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Nevşehir İcra Mahkemesinin 14.12.2005 tarihli ve 2005/225-677 sayılı kararının, bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine..." karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığınca 01.02.2007 gün ve 70228 sayı ile;

"Somut olayda, Nevşehir Aile Mahkemesinin 23.03.2005 gün ve 2004/790-2005/160 sayılı kararı ile hükmedilen eş için aylık 300 YTL, müşterek çocuk için aylık 200 YTL tedbir nafakasının tahsili için borçlu Sedat Çelik aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 4.5.2005 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, dosya içinde ödemeye ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, 23.8.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen Sedat Çelik hakkında süresinde şikayette bulunulduğu anlaşılmıştır. Nafaka kararına uymama eylemi ile ilgili şikayetlerde fiil tarihinin, şikayet tarihinden geriye doğru 1 aylık nafaka alacağının muaccel olduğu tarih olması nedeniyle somut olayda eylem tarihi 1.6.2005 tarihinden sonradır.

Fiil tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle eylem idari para cezasını değil, 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.5.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile değişik İİK.nun344. maddesi uyarınca tazyik hapsini gerektirmektedir. Bu nedenle, mahkemenin tazyik hapsi kararının yasaya uygun olduğu, kanun yararına bozma nedeninin kabulüne ilişkin Özel Daire kararının ise yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

Ayrıca, kanun yararına bozma isteminin davanın esasını çözümleyen bir karara, bozma nedeninin ise cezanın kaldırılmasını gerektirmesi nedeniyle kanun yararına bozma isteminin kabulü ile yerel mahkemenin kararının bozulmasına müteakip cezanın kaldırılmasına da Yargıtay Dairesince doğrudan hükmedilmesi zorunludur. Özel Dairece, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, ancak daha hafif cezaya hükmedilmemiştir. Yüksek Dairenin kararının bu yönden de isabetli olmadığı düşünülmüştür." gerekçesiyle itiraz yasayoluna başvurularak, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Şikayetçi Nilgün Çelik vekilince Nevşehir İcra Ceza Mahkemesine verilen 23.8.2005 havale tarihli şikayet dilekçesinde, borçlu sanık Sedat Çelik hakkında Nevşehir 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1807 esas sayılı dosyası ile nafaka borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı ancak sanığın icra emrinin tebliğine rağmen borcunu ödemediği iddia edilerek İİY'nın 344. maddesi uyarınca cezalandırılması isteminde bulunulması üzerine,

Nevşehir İcra Ceza Mahkemesince eylem sabit görülerek borçlu Sedat Çelik'in, İİY'nın 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiş, temyiz yasayoluna başvurulmaksızın kesinleşen bu karara karşı Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine; Özel Dairece, 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmesinin 5271 sayılı CMY'nın 232/6. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, bu nedene dayalı yasa yararına bozma isteminin reddine, 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin sanığın lehine olması ve aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 24. maddesine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Nevşehir İcra Mahkemesinin 14.12.2005 gün 225-677 sayılı kararının bozulmasına, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığınca; fiil tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle tazyik hapsi kararının Yasaya uygun olduğu ve yasa yararına bozma nedeninin reddine karar verilmesi gerektiği,

Ayrıca, Özel Dairece, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği halde daha hafif cezaya hükmedilmediği gerekçesiyle itiraz yasayoluna başvurularak Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

1- Oluş ve safahatı yukarıda belirtilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlıklar;

a- Eylem tarihi ve buna bağlı olarak eylemin yaptırımının tazyik hapsi mi yoksa idari para cezası mı olduğunun belirlenmesi,

b- Özel Dairece yasa yararına bozma istemi kabul edildiğine göre, bozma nedenine göre daha hafif cezaya da Özel Dairece hükmedilmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığı,

Noktalarında toplanmaktadır.

2- Uyuşmazlıkla ilgili normlar;

a- İİY'nın 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlükte bulunan hükmü;

Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası:

Madde 344-Nafaka vermeye mahkum olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesince tarafların hal ve vaziyetlerine göre on günden üç aya kadar hafif hapse mahkum edilir. Cezanın infazından sonra işleyecek nafaka hakkında aynı hüküm cereyan eder.

Ancak borçlu, nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmış ve borçlunun ileri sürdüğü sebepler, icra mahkemesince cezanın tehiri talebini kabul ettirecek mahiyette bulunmuş olursa, bu madde hükmünün uygulanması yargılama sonucuna bırakılabilir.

Mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakayı ödemeyen borçlular hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.

b- İİY'nın 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren hükmü;

Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası:

Madde 344- ( Değişik: 31.5.2005-5358/15 md. ) Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.

Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir."

Biçiminde düzenlemeler içermektedir.

3- Ceza Genel Kurulunca yapılan değerlendirme;

Açıklanan normlar ışığında maddi olay irdelendiğinde;

Nevşehir Aile Mahkemesinin 23.03.2005 gün ve 790-160 sayılı kararı ile davacı eş için aylık 300 YTL, müşterek çocuk için aylık 200 YTL tedbir nafakasına hükmedildiği, birikmiş nafaka ile aylık ödenmesi gereken nafakanın tahsili için borçlu Sedat Çelik aleyhine Nevşehir İcra Müdürlüğünün 2005/1807 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, icra emrinin 04.05.2005 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, dosya içinde ödemeye ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, 23.08.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen Sedat Çelik hakkında şikayette bulunulduğu saptanmakla; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.02.1999 gün ve 332-8 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİY'nın 344. maddesinde öngörülen suçun, aylık nafakaya hükmedildiği ahvalde icra emrinin tebliğinden itibaren bir aylık nafaka borcunun tahakkuk etmesi ile oluşacağının kabulü gerekmektedir.

Somut olayda, örnek 53 nolu icra emri borçluya 04.05.2005 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, 23.08.2005 tarihinde yapılan şikayet esas alındığında suç tarihinin 5 Haziran 2005 olduğu ve bu tarihte yürürlükte olan yasal mevzuata göre yaptırımın tazyik hapsi olacağı netlik kazanmaktadır. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı yerindedir. Açıklanan nedenle ikinci uyuşmazlık sebebinin değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır.

Anılan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 gün ve 3515-7165 sayılı yasa yararına bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Adalet Bakanının, yasa yararına bozma isteminin REDDİNE,

4- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır. Reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde algılanmamalı ve yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.
© Beylikdüzü Avukat: Av. Deniz Cem Toptaş - Toptaş Hukuk Bürosu