I.GİRİŞ
Son dönemde ülkemizde sosyal güvenlik kurumları artmış ve bu kapsamda çeşitli adlar altında sosyal güvenceye tabi olanların sayısı çoğalmıştır. Ancak, ölünceye kadar bakma sözleşmesine, ülkemizde daha çok geleceklerini güvence altına almak isteyen, herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayan veya bulunsa bile yaşlarının ilerlemesi, hastalık ve güçsüzlük gibi sebeplerle işlerini görmekte sıkıntıya düşen, kendisine bakıp ilgilenecek kimsesi bulunmayan, bakım ve gözetim ihtiyacı duyan kimseler tarafından başvurulmaktadır.
“Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi” de bu amaçla Borçlar Kanununda düzenlenmiş
isimli sözleşmeler arasında yer almaktadır (BK. m. 611-619).
Sözleşmenin miras hukuku ve icra hukuku gibi başka hukukî alanlarla çeşitli konularda ilişkisi vardır. Sözleşmenin içerik ve düzenleme şekliyle ilgili olarak Borçlar Kanununda ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.
II.TANIM
Borçlar Kanunumuzun 611. Maddesinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi şu şekilde tanımlanmıştır; “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını ya da bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.”
Sözleşmenin bakım alacaklısının yerine getireceği edimlerin niteliğine ve bu edimlerin sonuçlarına göre, konu ile ilgili sözleşmelerin iki gruba ayrılması mümkündür. Bakım alacaklısının bakım borçlusuna ondan temin edeceği bakım alacağına karşılık sağlar arası bir tasarrufla mal varlığı değerlerinin tamamını veya bir kısmını devretme borcu altına girdiği sözleşme grubuna “borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi” adı verilir. Buna karşılık, bakım alacaklısının bakım alacağına karşılık bakım borçlusuna borcunu ölüme bağlı bir tasarrufla onu kendisine mirasçı atayarak yerine getirdiği sözleşme grubunu da “miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi” olarak adlandırmak mümkündür.
İlgili kanun maddesinden hareketle sözleşmenin tüm unsurlarını içeren bir tanım yapmak gerekirse: Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bir kimsenin kendisine, bir başka kişinin ömrünün sonuna kadar bakıp gözetmesi karşılığında, kendi mal varlığı değerlerinin tamamını ve bir kısmını, karşı edim olarak devretme taahhüdü altına girdiği, iki tarafa tam borç yükleyen, sonucu talih ve tesadüfe bağlı bir sözleşmedir.
III.UNSURLARI
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tipiklik öğesini oluşturan, sözleşmeye karakteristik özelliğini kazandıran ve diğer sözleşme türlerinden ayrılmasını sağlayan unsurları, taraf iradelerinin bir birine uygun olarak açıklanması, açıklanan bu iradenin bakıma muhtaç olan tarafın ölümüne kadar bakılmasını içermesi, sözleşme ile her iki tarafın da karşılıklı borç altına girmeleri ve nihayet sözleşmenin sonuçlarının şans ve rastlantıya bağlı olması şeklinde sınırlandırmak mümkündür.
A.Tarafların İradelerinin Karşılıklı ve Birbirine Uygun Olarak Açıklanması
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bir tarafı bakılıp gözetilmeyi isterken, diğer tarafı da karşı edim olarak bir mal varlığı veya onun bir parçasına kavuşmayı isteyerek irade açıklamasında bulunur. Dolayısıyla bakım alacaklısı, bakım borçlusuna sağlığında veya ölümünden sonra bir mal varlığı değerini ya da bu değerlerin tamamını geçirmeyi üstlenmiştir. Buna karşılık, bakım borçlusunun da bakım alacaklısının ölümüne kadar ihtiyacı olacak tüm sosyal ihtiyaçlarını yerine getirmeyi üstlenmiş, onun bakım ve gözetimini sağlayacak edimleri yerine getirme yükümlülüğü altına girmiştir.
B.Sözleşmenin Bakım Alacaklısının Hayatının Sonuna Kadar Bakılmasını İhtiva
Etmesi
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısının hayatının sonuna kadar bakılması amaçlanmalıdır. Bakım yükümlülüğünün, bakım alacaklısının hayatına bağlı olması, sözleşmenin temel unsurudur.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım borçlusunun bakım ve gözetim borcu, bakım alacaklısının ömrünün sonuna kadar yerine getirilecek şekilde ve kapsamda olmalıdır. Bakım alacaklısının ömrü ile sınırlı değil de, başka bir zaman aralığıyla sınırlı olmak üzere üstlenilmiş olması halinde sözleşme, BK. m. 611. vd. nda yer alan şartları taşımayacağından, ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak nitelendirilemez.
Ayrıca, bakım borçlusunun edimlerinin tamamının bakım alacaklısının ortalama ihtiyaçlarının tümünü karşılamaya yönelik ve hayatının sonuna kadar ifa edilmeyi kapsar şekilde olması gereklidir.
C.Karşılıklı Borç Yükleyen Bir Sözleşme Olarak Yapılması
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin her iki çeşidinde de taraflar birbirlerine karşı belli edimleri yerine getirmeyi üstlenirler. Bu edimler borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde; bakım borçlusu için, kendisine verilecek bir mal varlığı değeri karşılığında, bakım alacaklısının ölümüne kadar ona bakmayı, onun bakım ve gözetimini yerine getirmeyi üstlenmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bakım alacaklısının ise, elde edeceği bakım ve gözetim edimine karşılık olmak üzere, bakım borçlusuna bir mal varlığı değerini veya bu değerlerin tamamını devretmeyi, bu değerlerden vazgeçmeyi ya da bir hakkının sınırlandırılmasını kabul etmesi şeklinde görülür. Buna karşılık, miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde, bakım borçlusunun, karşılık olarak taahhütte bulunması gereken edimlerin nitelik, kapsam ve süresinde borçlar hukuku nitelikli bakma sözleşmesinde belirtilenlerden farklı bir durum söz konusu olmaz. Yani her iki sözleşme çeşidinde de bakım borçlusunun edimleri aynı özelliklere sahiptir. Ancak bakım alacaklısının karşılık ediminin ifasında borçlar hukuku nitelikli bakma sözleşmesinden farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Burada bakım borçlusu, karşılık edimini ölüme bağlı bir tasarrufla bakım alacaklısını mirasçı atamak suretiyle yerine getirmektedir. Dolayısıyla bu yolla bakım alacaklısı bir borç altına girmeden sözleşmenin kurulmasıyla edimini yerine getirirken, bakım borçlusu bakım ve gözetim borcu altına girmektedir.
D.Sözleşme Sonuçlarının Şans ve Rastlantıya Bağlı Olması
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sonuçlarının talih ve tesadüfe bağlılığı iki açıdan karsımıza çıkar. Bunlardan birincisi, bakım borçlusunun ne zaman öleceği; ikincisi ise, bakım borçlusunun yerine getireceği yükümlülüğün kapsamının tayinindeki belirsizliktir. Gerçekten de, bakım alacaklısının ne kadar yıl yaşayacağı belirsizdir. Ayrıca zaman içerisinde bakım alacaklısının ihtiyaçları farklılıklar gösterebilir. Bu sebeple, bakım borçlusunun edimlerinin ne olacağı da, tam olarak sözleşmenin başlangıcında belirlenemez.
IV.SÖZLEŞMENİN TARAFLARI
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi de, diğer tüm sözleşmelerde olduğu gibi, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun olarak iradelerini açıklamaları ile kurulur. Bu sözleşmede de, genel kural olan, tarafların hak ve fiil ehliyetine sahip olmaları aranmaktadır.
A.BAKIM BORÇLUSU
1.Bakım Borçlusunun Gerçek veya Tüzel Kişi Olması
Bakım borçlusu, gerçek veya tüzel kişi olabilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım borçlusunun şahsı ve yetenekleri çok fazla önem taşımaz. Bu sebeple, bakım borçlusunun edimi hem gerçek kişiler ve hem de tüzel kişiler tarafından yerine getirilebilir.
Bakım borçlusunun, tüzel kişilik olması halinde bunun özel veya kamu tüzel kişiliği olması arasında bir fark yoktur. Dolayısıyla, burada seçim tamamen bakım alacaklısının tercihine bağlıdır. Bakım alacaklısı her hangi bir kısıtlama olmaksızın, dilediği tarafla bakma sözleşmesi yapabilir. Bu husus BK. m. 612’de açıkça düzenlenmiş ve tüzel kişiliklerin de bakım borçlusu olabileceği kabul edilmiştir.
2.Bakım Borçlusunun Küçük veya Kısıtlı Olması
Sınırlı ehliyetsizler (vesayet altında bulunan kısıtlılar, ayırtım gücüne sahip küçükler), belli şartları yerine getirerek ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaları halinde, bakım borçlusu olabilirler. Türk Medeni Kanunu Md. 463/4 hükmü ile ayırtım gücüne
sahip küçük ile kısıtlının veli veya vasilerinin rızaları, vesayet makamının ve denetim makamının birlikte izin vermeleri halinde, ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapabilmelerine imkân tanımıştır. Başka bir deyişle, bu şahıslar veli veya vasilerinin rıza göstermelerinden sonra Sulh Hukuk Mahkemelerince ve Asliye Hukuk Mahkemelerince kendilerine ayrı ayrı izin verilmesi halinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapabilirler. Ayrıca bakım alacaklısı tarafından bakım borçlusu sıfatıyla küçük veya kısıtlının mirasçı olarak atanması halinde de MK. Md. 463/5 hükmü gereğince, veli ya da vasinin rızasından sonra vesayet dairelerinin birlikte verecekleri izinle miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaları mümkün olur.
3.Bakım Borçlusunun Evli Olması
Evli eşlerden her birinin tek başlarına ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapması ile ilgili olarak kanunda her hangi bir engel söz konusu değildir. Yani evli kadın veya erkek ölünceye tadar bakma sözleşmesine bakım borçlusu olarak taraf olabilir.
B.BAKIM ALACAKLISI
1.Bakım Alacaklısının Gerçek Kişi Olması
Ölüm ancak gerçek kişiler için söz konusu olabilir. Bu nedenle, ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı, bakım borçlusunun tersine mutlaka gerçek kişi olmalıdır.
2.Bakım Alacaklısının Küçük veya Kısıtlı Olması
2.1.Borçlar Hukuku Nitelikli Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde
Sınırlı ehliyetsizler grubunda yer alan ayırtım gücüne sahip küçükler veya kısıtlıların kural olarak, borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesini tek başlarına yapmalarında bir sınırlama söz konusu değildir. Yapılan böyle bir sözleşmenin geçerli olması ve kendilerini bağlayabilmesi için yasal temsilcilerinin, yani veli veya vasilerinin izin ya da onayına ihtiyaç vardır.
Bakım sözleşmesi, ister küçük veya kısıtlı tarafından yapılarak kanunî temsilci tarafından izin ya da onay verilerek yapılmış olsun, isterse doğrudan kanunî temsilciler tarafından küçük veya kısıtlı adına yapılmış olsun, sözleşmenin geçerli olabilmesi, hüküm ve sonuçlarını doğurabilmesi için vesayet dairelerinin (Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemeleri) de izni ile tamamlanması şarttır.
2.2.Miras Hukuku Nitelikli Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde
Miras hukuku nitelikli bakma sözleşmesinde bakım alacaklısının edimi ölüme bağlı bir tasarrufla yerine getirileceğinden böyle bir sözleşmede ağırlıklı olarak medeni kanunun miras hukukunu düzenleyen hükümleri uygulama alanı bulur. Dolayısıyla, bakım alacaklısının ehliyet şartları da, miras hukukunun miras sözleşmesi yapabilecek kişiler için aradığı şartlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple, şeklî ve maddî anlamda miras sözleşmesi yapamayacak olanlar, aynı hükümlerin uygulandığı miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesini de yapamazlar. Miras sözleşmesinin yapılması şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır.
Miras hukuku nitelikli bakma sözleşmesi, mutlak surette miras sözleşmesi şeklinde yapılacağına göre, bu sözleşmeyi bakım alacaklısı olarak yapabilmek için ayırtım gücüne sahip ve ergin olmanın yanı sıra kısıtlı da olunmaması gerekir. Dolayısıyla, gerek ayırtım gücüne sahip küçük ve gerekse kısıtlının miras hukuku nitelikli bakma sözleşmelerini yapmaları mümkün değildir. Bu durumda bu sözleşmeyi, yasal temsilcilerin izin veya onay vermesiyle ya da yasal temsilci kanalıyla da yapmaları söz konusu olamaz. Ayrıca, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bu çeşidinde temsil de geçerli değildir.
3.Bakım Alacaklısının Evli Olması
Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, Kanunda aksine bir düzenleme ile yasaklama getirilmedikçe, evli olan eşlerden her biri dilediği şekilde ve istediği kişilerle her türlü hukukî işlemi yapma ehliyetine sahiptirler. Evlilik birliği içerisinde, gerek kadın ve gerekse erkek tek başlarına veya birlikte ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapma ve bakım alacaklısı olma hak ve yetkisine sahiptirler.
V.SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için resmî şekil kurallarının uygulanması şartı kabul edilmiştir. Gerçekten de, BK. m. 612/I.’ de “ Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleşmesi şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz…“ hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince, ölünceye kadar bakma sözleşmesi için kabul edilen geçerlilik şekli miras sözleşmesinin tabi olduğu şekildir. MK.’ nun 545. maddesi miras sözleşmesinin şeklini açık ve ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Dolayısıyla, taraflar ancak bu şekle uygun olarak hukuken geçerli bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenleyebilirler. Bu kural, bakma sözleşmesinin her iki tarafının da gerçek kişi olması hali için öngörülmüş bir kuraldır. Bu konuda ölünceye kadar bakma sözleşmesinin çeşitleri arasında her hangi bir fark yoktur.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin Devletçe tanınan bir kurumla yapılması halinde, resmî şekilde yapılma mecburiyeti yoktur. Yani, Devletçe tanınan kurumlarla yapılacak ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde BK. m. 612/II. uyarınca, adî yazılı şekilde sözleşme yapmak mümkündür. Miras hukuku hükümlerinin uygulandığı miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinin Devletçe tanınmış bir kurum ile yapılması halinde yine resmî şekil kurallarına uyulmalıdır.
Resmî vasiyetnameye ilişkin hükümler miras sözleşmesi hakkında, dolayısıyla da ölünceye kadar bakma sözleşmesinde de uygulanacağından, bakma sözleşmesi de sulh hâkimleri, noterler ve bu konuda kendilerine yetki verilmiş memurlar tarafından yapılmadıkça geçerli olmaz. Bir başka deyişle, tarafların, ölünceye kadar bakma sözleşmelerini, sulh hâkimi, noter veya bu konuda görevlendirilmiş bir memura yaptırmaları gerekir.
VI.SÖZLEŞMENİN HÜKÜMLERİ
A.Bakım Alacaklısının Hakları
Bakım alacaklısı, bakma sözleşmesinden doğan haklarını, kanundan doğan ipotek tesisinin yanı sıra, bakım borçlusuyla anlaşarak, şahsi veya aynî teminata bağlayarak garanti altına alabilir. Bu hakların tesisi, kanunî ipotek hakkının aksine, bakım borçlusunun kabulü halinde mümkün olur. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin bünyesine, temel karakteristik özelliklerine uygunluğu ölçüsünde, tarafların serbest iradeleriyle kefalet, cezai şart ve ipotek tesisi mümkündür.
B. Bakım Alacaklısının Borçları
Bakım alacaklısının en önemli borcu, bir mal varlığı değerini bakım borçlusuna devir borcudur. Bakım alacaklısı bu edimini, bakım borçlusundan alacağı bakım ve gözetim edimlerine karşılık olmak üzere yerine getirir. Bu borç, ölünceye kadar bakma sözleşmesi çeşitlerine göre değişir.
Borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısı bakım borçlusuna belli bir mal varlığı değerini devretme borcu altına girer. Bu mal varlığı değeri, genellikle bir taşınmaz veya taşınır mal olurken, bunun yanında ekonomik değer taşıyan bir hak veya bir mal üzerinde rehin tesisi ya da kira alacağının alınmaması seklinde de olabilir. Bu borç, sözleşmede aksine bir düzenleme yapılmamışsa sözleşmenin kurulması ile birlikte talep edilebilir hale gelir.
Bakım alacaklısının miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesindeki borcu, ölüme bağlı bir tasarruf ile yerine getirilir. Bakım alacaklısı, bakım borçlusunu mirasçı atayarak edimini yerine getirir. Bu ise, BK. m. 611 gereğince, tarafların miras sözleşmesi yapması ile mümkündür.
C.Bakım Borçlusunun Hakları
D.Bakım Borçlusunun Borçları
Bakım alacaklısının hakları başlığı altında incelenen hususlar, bakma sözleşmesinden doğan karşılıklılık ve iki tarafa borç yükleme unsurları sebebiyle bakım borçlusunun yükümlülüklerini teşkil eder.
VII.BORCUN İFA YERİ, İFA ZAMANI ve ZAMAN AŞIMI
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde, bakım borçlusunun bakma borcunun nerede ifa edileceği konusunda genellikle bir problem yaşanmaz. Zira aksi kararlaştırılmadıkça, bakım alacaklısı, bakım borçlusunun ailesi yanında yaşar (BK. m. 614). Bu sebeple, bakım borcunun ifa yeri bakım borçlusunun (yerleşim yeri) ikametgâh adresidir. Bakım alacaklısının ayrı bir evde yaşamasının kararlaştırıldığı veya taraflar arasında ifa yeri konusunda ihtilâf çıkması halinde, sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bir hüküm bulunmadığı hallerde ise, bakım borcunun nitelik ve özelliği göz önünde bulundurularak ifa mahalli tespit edilmelidir (BK. m. 89). Sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde, taraflar arasında zımnî bir anlaşmanın varlığı kabul edilmelidir. Bu durumda da, bakım ve gözetim borcunun nitelik ve amacı ile bakım alacaklısının ifadan sağlayacağı faydalar göz önünde bulundurularak bakım alacaklısının yerleşim yerinin (ikametgâhının), ifa yeri olarak kabulü gerekir.
Bakım borçlusunun, bakım borcuna ilişkin edimlerini ne zaman ifa edeceği, sözleşmenin kuruluşu sırasında taraflarca kararlaştırılmış olabilir (BK. m. 90). Bu durumda, bakım borçlusu bu şartlara uymak mecburiyetindedir. Bakma sözleşmesinde bu hususta bir hüküm bulunmaması halinde, bakım borcunun ihtiva ettiği edimlerin nitelik ve özelliklerine göre ifa zamanının belirlenmesi mümkündür.
Bakım borcunun kapsamını oluşturan bakım ve gözetim edimleri bakım alacaklısının hayatının devamına yönelik oldukları için, bakım alacaklısının bunlara ihtiyacı olduğu anda ifa edilmeleri gerekir. Meselâ, aksinin kararlaştırılmadığı hallerde bakım borçlusunun evinde bakım alacaklısının kalacağı bir bölümü hemen hazır etmesi gerekir. Yiyecek, içecek veya giyecek temin borçları da ihtiyacın doğduğu anda ifa edilmesi gereken borçlardır.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım alacaklısının ihtiyaçlarına bağlı olarak dönem içerisinde ifa edilen edimler ortaya çıkardığı için, bakım alacaklısının talep hakları da bu dönemlere bağlı olarak doğar. Meselâ, giyecek temin borcu bakım alacaklısının giyim eşyasına ihtiyaç duyduğu anda doğar. Bu sebeple, ferdî ifalar için kabul edilen genel zamanaşımı sürelerine bakılmalıdır. Bu açıdan bakım alacağı da, belirli zamanlarda yerine getirilmesi şart olan edimler arasında kabul edilmelidir. Dolayısıyla, bakma sözleşmesinden doğan asıl alacak hakkından bağımsız oluşan dönemli edimlerin her biri beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olur.
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin kurulması ile doğan asıl alacak ise, BK. m. 146’ da düzenlenen genel zamanaşımı süresine tabidir. Bu hususta da, özel bir düzenleme bulunmadığı ve bakma sözleşmesinin kurulmasıyla asıl alacak hakkı dönemli alacak hakkı sağlamadığı için, asıl alacak, yani kök hak ile ilgili olarak on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
VIII. SÖZLEŞMENİN SONA ERMESİ
A. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Tarafların Ölümüne Bağlı Olarak Sona Ermesi
Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin amacı bakım alacaklısının bakım ve gözetiminin sağlanmasıdır. Bu sebeple, onun ölümü halinde sözleşme kendiliğinden sona erer. Aynı şekilde bakım borçlusunun ölümü de sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirir.
B.Tarafların Fesih Hakkı
BK’ nun Önel Verilerek Fesih başlıklı 616. Maddesi şu şekildedir; “Tarafların edimleri arasında önemli ölçüde oransızlık bulunur ve fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüğünü ispat edemezse diğer taraf, altı ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Bu oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin değerine denk düşen anapara değeri ile bağlanacak irat arasındaki fark esas alınır.
Sözleşmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiş edimler, anapara ve faiziyle birlikte değerlendirilerek, denkleştirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verilir.”
Burada sözü edilen edimler arasındaki oransızlık, gabindeki gibi önemli olmalıdır ve bu durum, sözleşmenin yapıldığı andaki şartlara göre belirlenir. Sözleşmenin sona ermesi geçmişe etkili olarak gerçekleşecektir ve böyle bir durumda taraflar, birbirlerine daha önce verdikleri şeyleri iade ederler; bunların anapara ve faizleri değerinde aralarında denkleştirme yapılır.
BK Md. 617 de ise Önel Verilmeksizin Fesih düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca; “Sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Sözleşme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu taraf, aldığı şeyi geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uğradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.
Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Bu düzenlemeyle, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin haklı sebeple ve geçmişe etkili olarak sona ermesi mümkün kılınmıştır.
Av. Deniz Cem TOPTAŞ